24 Ağustos 2011 Çarşamba

İlk 2 Ay

Hamileliğimin son aylarından bugüne kadar süren el uyuşukluğu ki adı karpel tünel sendromu yeni yeni geçtiğinden isteyip yazamadığım gelişmeleri sıkıştırılmış olarak ancak şimdi yazabiliyorum. İlk iki ayın özetini geçecek olursak;
Doğum sinyalleri baş gösterince hep olmasını istediğim gibi ablama haber verildi ve aynı gün uçarcasına burda olması sağlandı... Annem zaten 2 gün öncesinden gelmişti. Doğum yaptığım sabah (ki o günün hikayesini, kucağımda Murathan'ın uyumadığı daha dingin bir gece yazmayı planlıyorum) hastanede Murat, Annem, Ablam, akşam üzeri de Saliha Abla vardı. Gece orda kalmak istemediğim için akşam eve döndük ve sanırım bu da verdiğim doğru kararlardan biriydi. Herkes epeyce yorgun olduğu için gece Murathan'ın uyanmalarında ben ve Saliha Abla ayaktaydık. Hepimiz ufacık bir canlının aramıza katılmasının şaşkınlığı ve keyfi içindeydik. Biz Murat'la gidip gelip oğlumuzu seyrediyorduk, eğilip onunla konuşuyor, komiklik-şakalar yapıyorduk. Yıkanmamış olmasına rağmen, ki 3-4 gün yıkanmaması konusunda fazlasıyla kararlıydık, bu kadar güzel kokuyor olmasına hayret ediyor bunu sebebini Murathan'ın kulağına eğilip soruyorduk. Sadece acıkınca uyanıp ağlıyor ve beslendikten sonra yeniden uyuyordu. Aslında o günlerimiz ne kadar da dingin geçiyormuş. İlk haftaya kadar bizimle aynı odada uyudu, park yatağını yatağımızın yanına koyduk ve uyandığında besleyip tekrar uyuttuk... Sonra nasıl oldu da o yatak annemin yatağının yanına taşındı tam olarak hatırlayamıyorum. Ablam aynı hafta sonu dönmek zorunda olduğu için bizden ayrıldı, zaten gidiş o gidiş :) Saliha abla da bir kaç gün kalıp Amasya'ya döndü. Annem Murathan 1 aylık olana kadar kaldı, ilk ay aşısı olana kadar beklemesini istedim, çünkü aşının ateş yapacağı gibi bir kanı vardı bende. Fakat öğrendik ki o zaman yapılan aşılar ateş yapmayan türdenmiş. Gayet rahat bir gece atlatmıştı. Aşı yapılırken ben ondan daha fazla zorlandım, bir de ilk hafta muayenesinde elinin üzerinden kan almışlardı. Bende hipotiroidi olduğu için o kontrolün yapılması gerekiyordu. Kan almak için hastanenin emzirme odasına götürdü hemşireler bizi. Sonra oğlumu yatırıp elinden kal almaya başladılar. Murathan o kadar büyük bir çığlıkla ağlıyordu ki, dayanmak işten değildi. Ben de yüzüne dokunup sakinleştirmek için konuşmaya çalışıyordum ama ağlamaktan tek kelime bile edemiyordum. Odada bebeğini emziren bir kaç anne halime epey acıyıp beni anladıklarını dile getirmeye çalıştılar. 'lohusalıkta oluyor böyle şeyler, daha haberleri seyrederken bile ağlayacaksın'... Aman ne güzel, içimi rahatlattınız... Ama ilginçtir ki Murathan bir kaç dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi etrafı izlemeye devam etmişti... Fakat ben bu leveli daha atlatamamışken sağlık ocağında topuk kanı aldılar... İşte orda kalmaya cesaret edemedim ve tüm yükü Murat'a yıktım. Döndüğümde ağlamanın son aşamalarındaydı ve kucağıma aldığımda artık susmuştu...
O günlerin daha hızlı geçtiğini düşünüyorum şu an, belki de 3 ay sonra geriye dönüp bakınca da bugünler için aynı şeyi düşüneceğim bilmiyorum, ama çoğu detayı net hatırlayamıyorum. Sadece annem gittikten sonraki ilk günlerde elim ayağım karışmıştı, uyurken anneme alıştığı için uyutmayı beceremiyordum, üstelik gaz sancılarının tavan yaptığı dönemlerdi... Verdiğimiz damla(Om-X) işe yarıyordu ama yine de çok sıkıntı çekiyordu. Beslenme ve gelişiminde hiç bir aksaklık yoktu, sadece uyumak için seçtiği yer (babasının ya da benim kucağım) bizi perişan ediyordu...
Gözünü açar açmaz teyzesi ve anneannesiyle tanıştı. Teyzesinin parmaklarını tuttu sıkı sıkı, küçücük gözlerini açıp kısık kısık teyzesine baktı uyanık olduğu saatlerde. Belki biliyor belki daha bilmiyordu ilerde onunla zaman geçirmenin çok keyifli olacağını...

Çünkü ne demişler; Anne yarısı :)

Saliha Halası oğlumun daha ilk banyosunda maharetlerini göstererek hepimizi şaşkına çevirdi, kimse son çocuğunu 13 sene önce dünyaya getirdiğine inanmazdı doğrusu :)


İlk banyosunun ardından halasıyla egzersiz

1 haftalıkken dayısı ve yengesiyle tanıştı. Dayısı gaz sıkıntısı adına hiçbir şey bırakmayacak kadar çok ovdu Murathanın karnını :) O zamanlar içim sızlıyordu abim onu mıncıkladıkça ne yalan söyleyeyim, kızıyordum da... Ama Murathan hoşnutsuzluk belirtmediği için pek sesimi çıkarmıyordum. Gidene kadar beslenme zamanları hariç hep koyun koyuna durdular. Acıkınca da 'Gülci bunu şarj et geri getir' diyordu... Giderken de küçük gelen uyku tulumunu götürüp gitti, öğrendiğim kadarıyla evde kafasına takıp gezdiği zamanlar olmuş...


Kız halaya, oğlan dayıya :)

15. gününde babaannesi, dedesi, Fatoş ve Semra halasıyla tanıştı... Aynı zamanda Ercan Amcası ve Berna yengesiyle de... Sonra Berna'nın da bebeği olacağını öğrendik, kendi adıma sevindim çok, zamanlama konusunda özenli davranıyordu ve tam istediği gibi oldu. Henüz duruma alışamadığı için yabacısı gibiydi hamileliğin, ben de kağıt üzerinde bir hamilelik yaşadığım için fazlasıyla anlıyorum bu durumu... Fatoş haber vermeden geldiği için evdeki herkes tarafından hayretle karşılandı. Bebek bakmayı unuttuğu için Murathan'la fiziksel teması epey zorlu oldu başta :) ama sonra alıştı. İkinci gelişi hepimiz için daha keyifliydi. Hem o gelişinde amcasını da getirmişti oğlumun. İlk gelişinde bir gece kaldığı için çok uzun zaman geçiremediler ama ikincisi daha kayda değerdi.


Bu fotoğrafta mırıldanarak uyuyan Murathan'a içi giden Fatoş halasını görebilirsiniz :)



Semra halası ve babaannesi


Büyük hala ve babaanne ise biraz daha kaldı. Murathan'la vakit geçirmek biraz da bağlanma anlamına geldiği için aslında en çok hasar görenler arasındalar :)


Murathan olsa da yesek :)
35-36 günlükken de Metin Amcası geldi... Beraber bir haftaya yakın zaman geçirdikten sonra iyiden iyiye tanıyıp birbirlerini, ağlamadan keyif yapabiliyorlardı artık. Bir de bizim Metin'le 'bişey olsa da yesek' çıkışlarımızı özlemişim :) yad ettik...
Sonra 40 uçurmaya Amasya'ya gittik, hafta sonu kalıp döndük.


Murathan'ın sakinleştirmeye çalışan kuzenleri


Murathan Dedesiyle

Kırkı Amasya semalarına uçurduktan sonra yuvaya döndük. Değişiklikler konusunda biraz sıkıntı yaratan yavru kuş bir süre sonra eski düzeni tekrar yakaladı.


Amasya'dan Kastamonu'ya

Dönüş yolculuğu gidiş kadar sıkıntılı olmadı, neredeyse yol boyunca uyuduğu için biz de rahat ettik. Eve geldiğinde yol yorgunluğundan olsa gerek araba koltuğuyla balkonda 2 saate yakın uyudu...

Sonra pek gelen giden olmadı. Bir kaç arkadaş ziyaretimize geldi, biz gezmelere gittik, babası bizi yemeğe götürdü, AVM dolaştı sıkılmadan, gezmelerde sling içinde ara ara uyanıp ışık seyretti...
2. aşısında çok içerledi ama kolay unuttu... Yaklaşık 12 santim uzayarak 3,5 kilo aldı, artık ellerini yumruk yapıp tamamını ağzına sokmaya çalışıyor. Sonra sağa sola tükürüyor başı eğikse :) Bazen yutkunmayı beceremeyip tükrüğü ile tıkanıyor ve öksürüyor. Her beslenmesinin arkasından az veya çok mutlaka kusuyor, babası öğlen geldiğinde ya pantolununu ya gömleğini bir şekilde batırıyor. Kusmadan önce ciddi şekilde gülüyor, dün rastladığım bir bilgiye göre aslında çok gülüp karın kasları harekete geçtiği için kusuyormuş. :) Çok keyifli sesler çıkartabiliyor, farkında olarak şaşırmış gibi 'aaa' diyor. Babasını ve beni tanıyor ve kahkahaya yakın gülüşler saçıyor. Kafayı tamamen dik tutarak odaklanabiliyor, kollarındna desteklendiğinde ayakta durup üzerimize tırmanmaya çalışıyor, dün sırf denemek için halıda yürütüp babasına gitmesini sağladım, adım atmayı nerden biliyorsun sen sıpa... çok keyifliydi... Uykusunda gülüyor bazen de ağlıyor, herkesi şaşkına çeviren mimikler kullanıyor. Akşam olunca uyumak istemiyor. Saatlerce bizimle uyanık kalabiliyor. Babasının dediği gibi ' oğlum biz artık yatacaz, sen televizyonu kapatmayı unutma'...  Desteklendiğinde oturur pozisyonda durabiliyor, bazen de bir elini bacağına koyuyor küçük bir dede gibi oluyor o zaman :)) çok gülüyorum ben Murathan'a, hele babasıyla birlikte bazen onun ağzından konuşuyoruz, acayip eğleniyoruz...
Biz Murathan gelmeden de çok gülüp eğlenmiştik, o gelince neler olabileceği hakkında az çok fikrimiz vardı... Ama doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Murathan sanırım çok muzip bir çocuk olacak.


Eğlenceli kadromuz 3'e çıktı... Asıl şov şimdi başlıyor :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder