18 Ekim 2011 Salı

Yeni Dualar Öğrendim

Kendimi bildim bileli nazar, büyü, fal v.b. inanışları aynı kefeye koyup hiç prim vermedim. Ta ki Murathan doğduktan sonra ‘yahu hakikaten nazar değiyor galiba bu çocuğa’ diyene kadar. Sonra hemen hemen bilmediğim her konuda yaptığım gibi, ‘dur ben şunu bi araştırayım’ deyip düştüm konunun peşine. Birkaç güvenilir kaynak tarayıp tatmin oldum. Hakkında hadis olan nazar gerçekti ve ben o saatten sonra inanmaya başladım.
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar olayının, yaşanan bir gerçek olduğunu dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur: "Gözdeğmesi hak ve gerçektir."
Gözdeğmesi (nazar) iki sebepten dolayı olur: Biri, şiddetli düşmanlıktır. Diğeri de, bir şeyi beğenip onun güzel bulunmasıdır. Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, nazar, onun önüne geçerdi."
"Allah (c.c.)'ın kaza ve kaderinden sonra benim ümmetimden ölenlerin çoğu gözdeğmesindendir."
Hal böyle olunca; dilimize bir maşallah (anlamı Allah ne güzel yapmış)(ki doğru yazılışı maşaallah’mış) dolandı daha da gitmez. Gel gelelim ben inandım ama, hala da ‘benim çocuğuma kimden neden nazar olsun’ şeklinde hafiften bir sorgulama olmadı değil fakat fazla kurcalamadan gereği neyse yaptık ve dediğim gibi maşallah’ı dilden düşürmeden ‘acaba bugün nazar değdiği için mi uyumuyor, bak bugün çok ağladı koyma diyorum şu fotoğrafları internete’ şeklinde serzenişlere önlem olsun diye pek çok nazar duası öğrendim. Hala söylüyorum; bunu vesveseye çevirip kendi kendini huzursuz etmek hala beni rahatsız ediyor ve çevremde kimsenin oğluma nazar değmesini istemeyeceğini bildiğim halde sırf gönüller rahat olsun diye okudum çok zaman bu duaları… İşte dualar….

“Euzü bi-kelimatillahittammati min şerri külli şeytanın ve hammatin ve min şerri külli aynin lammetin.”
"Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kem gözlerden bütün kelimeleri yüzü hürmetine Allah'a sığınırım."

Allahümme barik fihi ve la tedarruhü
"Allâh'ım, bunu mübârek eyle. Ona zarar dokunmasına izin verme." 

Nazar değen kimse şifa için:
Fatiha Suresi,
Ayetü'l-Kürsî,
Felâk Suresi,
Nâs Suresi, okumalıdır.

Sabah-akşam, Besmele ile 3 defa "Bismillahillezi la yedurru maasmihi şeyün fil erdi vela fissemai ve hüvessemiulalim"  okuyan, büyü, nazar ve zulümden korunur.

11 Ekim 2011 Salı

Emzirme Reformu

2010 Haziran ayında harekete geçen Emzirme Reformu, onu takip eden 1-7 Ekim Emzirme Haftası’nda ciddi bir ivme kazandı. İlk ortaya çıktığı andan bu yana, 16 aydır düzenlediği etkinlikleriyle, yetiştirdiği gönüllü emzirme rehberleriyle, internet üzerinden yaptığı bilgi ve tecrübe paylaşımlarıyla anne sütü ve emzirme denilince akla gelen ilk oluşum olmayı başardı.
Emzirme Reformu gönüllüleri emzirme konusunda annelerin yaşadığı sorunları, iş yerlerinde doğum ve süt izinlerinin yeniden düzenlenmesi gibi sıkıntıları dile getiriyor ve çözümlenmesi için ön ayak oluyor. Emzirme reformu giderek büyüyor ve ‘Anne dostu toplum’ anlayışını irdeliyor. Manifestosu yazılırken tüm blog dünyasının desteği ile annelerin fikirlerine ihtiyaç duyuluyor.
Cevaplanması istenen sorular ve benim cevaplarım da şöyle;

  1. “Anne Dostu Toplum”dan ne anlıyorsunuz? Birkaç cümle ile tanımlar mısınız?
  2. Türk toplumunun “Anne Dostu” bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?
  3. Toplumsal hayatta annelerin karşılaştığı en büyük üç zorluk sizce nedir?
  4. “Anne Dostu İş Yeri” deyince aklınıza gelen ilk üç kriteri paylaşır mısınız?
  5. Çalışan annelerin yaşadığı en önemli üç sorun size göre nedir?
  6. Elinize bir sihirli değnek verilse, iş ya da günlük hayatınızda yaşadığınız hangi sorunu/engeli değiştirmek isterdiniz?

“Anne Dostu Toplum”dan ne anlıyorsunuz? Birkaç cümle ile tanımlar mısınız?
Yeni anne olmuş bir kadının tüm ihtiyaçlarının karşılandığı hem psikolojik hem ekonomik anlamda desteklendiği bir toplum…

Türk toplumunun “Anne Dostu” bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?
Türk toplumu kadar ‘Ana’ temalı türkü, şiir, ağıt, methiye düzen başka bir toplum olduğunu sanmıyorum. Ama nedendir bilinmez, yine aynı toplum öfkesine hakim olamadığı zamanlarda o göklere çıkardığı ‘ana’lara küfreder. Anne kutsaldır ve cennet de onların ayaklarının altındadır ama kavgada durum değişir… Yine aynı toplum yeni anne olan bir kadına bir canlının bakımını üstlenmek için ehil olmadığı fikri ile her konuda müdahale etme gereği duyar. O yüzden SÖZDE 'anne dostu' bir toplumdan bahsetmek mümkün bu durumda... 

Toplumsal hayatta annelerin karşılaştığı en büyük üç zorluk sizce nedir?
-Anne ya da anne adaylarının kariyer planlarını pek çok sebeple dondurmak ya da sonlandırmak zorunda kalması…
-Milli eğitim bünyesinde yaz tatiline gelen doğum izninin yalan olması...
-Bilimsel olarak reddedilmiş tüm uygulamaların özellikle büyükler tarafından ısrarla uygulanmak istenmesi.

“Anne Dostu İş Yeri” deyince aklınıza gelen ilk üç kriteri paylaşır mısınız?
-Süt sağmak için uygun mekanlar yaratan ve yasal olan süt izninizi kendi inisiyatifi ile yönlendirmeyen bir iş yeri…
-Yeni anne olmuş birinin konsantrasyonunun zamanla eskiye döneceği fikir ve bilgisine hakim bir iş yeri…
-Esnek çalışma saatleri sunan bir iş yeri…

Çalışan annelerin yaşadığı en önemli üç sorun size göre nedir?
-Güvenilir ve referanslı bakıcı.
-Beslenme saatlerinde bebeğini biberona mecbur bırakma psikolojisi.
-Üzerindeki sorumlulukların azalmadan devam etmesi ve doğum sonrası psikozun yarattığı olumsuzlukların tolere edilmemesi…

Elinize bir sihirli değnek verilse, iş ya da günlük hayatınızda yaşadığınız hangi sorunu/engeli değiştirmek isterdiniz?
-Doğum izninin en az 6 aya çıkarılmasını sağlardım.
-Her hastaneye doğum sonrası emzirme, bebek bakımı-ihtiyaçları, annede yaşanabilecek sağlık sorunları, psikolojik destek v.b. olası her durum için anne-babayı bilgilendirecek profesyonel personel yerleştirip kafa karıştıran her detayın ortadan kalkmasını sağlardım.
-Lohusa depresyonu denen illeti ortadan kaldırırdım…

Emzirme reformu gerekli; siz de reforma destek verin. http://emzirmereformu.com/
Bu manifestonun yazılımına katkıda bulunmak isteyen herkesten ricamız, bu soruları yanıtlamaları. Blogunuz varsa, yanıtların linkini AnneDostuToplumPlatformu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Blogunuz yoksa da bu soruları yorum kısmında yanıtlayarak konuya katkıda bulunabilirsiniz.


7 Ekim 2011 Cuma

Anneanneyle Lüküs Hayat

Anneanneyle neredeyse bir aydır beraberiz. Birlikte zaman geçirmek hem Murathan için hem de benim için fazlasıyla konforlu :) İşe başlamak konusundaki endişelerim hakkında konuşurken annemin beni rahatlatma çabalarının şimdi ne kadar yerinde olduğunu anlıyorum. Yeni doğum yaptıysanız ve bebeğiniz her bebek kadar huysuz ve problemliyse gerçekten önünüzü görmekte ve akılcı kararlar almakta zorlanabilirsiniz. Ben ilk zamanlarda Murathan'la benden başka kimse başa çıkamaz diye düşünüyordum. Babasında bile beş dakikadan daha az zaman geçirebiliyor, uyurken başka birine verdiğimde hemen tekrar uyanıyor ve kucağıma aldığımda yeniden sakinleşiyordu.




Fakat zaman ilerleyip Murathan o sıkıntılı zamanları atlattıkça ikimiz için de hayat kolaylaşmaya başladı. İlk zamanlarda sadece kucakta uyuyan, 7/24 yapışık dolaştığımız o Kuala, artık salıncakta uyuyan, uyanık olduğu süreler içinde kimin kucağındaysa onunla sorunsuz zaman geçiren bir bebek olmaya başladı. Benim bu duruma alışmam ve artık bana bağımlı olmadığını kabul etmem de çok zaman almadı doğrusu. İlk aylarını yanımızda kimse olmadan geçirdiğimiz için hep böyle devam edeceğini sanarak kendimi de fazlasıyla yıprattığımı anlıyorum şimdi. Biraz rahat olmalıydım, bir miktar ağlamasını o kadar da dert etmemeliydim, uyumak istemiyorsa ille de uyutmak için kasmamalıydım ama yapamadım. Sanırım bütün bunlar her şey belli bir düzen içinde aksamadan devam etsin fikrinin getirdiği dayatmalar. Her ne yaparsam belli kurallar içinde olsun istediğim için bebek bakma konusunda da aynı sistemi uygulama çabam belki de yaptığım en büyük hata oldu. Tabiri caizse biraz SALMAK gerek, ama işte onu o günlerde algılamak ve kabullenmek neden bilmem kesinlikle mümkün olmadı. Şimdi şimdi farkına varıyorum pek çok şeyin. Ağlayıversin canım, nasılsa ilgisini çekecek bir şey bulunca susuyor, ya da bir saat geç uyuyuversin, nasılsa son çözüm olan battaniyesinde sallayarak uyutmak istisnasız işe yarıyor. Sadece hasta olmasın, ilaç desteğine ihtiyaç duymasın yeter. Aslında biz çok şanslı bir anne-babayız. Doğduğu günden bu yana hiç bir hastalık gerekçesiyle çalmadık doktorunun kapısını. Sadece gaz sıkıntısını kolay atlatması için doğal içerikli bir damla tavsiyesi aldık. Onun dışında köye götürdüğümüzde üşüttük, hiç akmayan o fındık burnu çeşme gibi aktı da bir derece ateşi yükselmedi ve iki güne kalmadan onu da atlattı. Sarılık bile olmadan çıktık hastaneden. Benim oğlum çok güçlü olacak biliyorum. Dirençli, dirayetli, kararlı ve karakterli olacak. Tüm sinyallerini veriyor şimdiden bu özelliklerin... Ben keşke ilk başlarda hissetseydim dediğim o tüm rahatlıkları şimdi hissediyor ve bu ferahlıkla artık Murathan'la daha kaliteli zaman geçiriyorum. Tabi bu hislerimin en temel sebebi de annem. O gelip bizimle kalmasaydı, Murathan'a bakmasaydı ve ben işe dönmeseydim sanırım şimdiki durumumuz ilk zamanlardan çok daha elzem olurdu. İlk günlerde okulda fırsat bulunca hiç değilse bir kez arayıp neler yaptıklarını soruyordum. Ama artık onu da yapmıyorum. Çünkü biliyorum ki Murathan olabileceği en güvenli ellerden birinde, anneannesinde.... Ve bu beni çok iyi hissettiriyor. Murat'la eve döndüğümüzde Murathan uyanık oluyor, ona görünmeden şarkı söylemeye başlıyorum; 'Minik karınca, çok sevinirmiş karnı doyunca, çok mutlu olurmuş annesi gelince, babası gelince' Murathan o anda her ne yapıyorsa bırakıyor ve gülümseyerek etrafa bakıyor. Sonra bizi görüyor ve ellerini kollarını hızla çarpıyor bedenine :) Öpüşüp koklaşıp hasret gideriyoruz. İşte bu sahne bütün gün hevesle ve keyifle çalışma sebebim, sırf bu yüzden öğle saatini iple çekiyorum, ve bu yüzden işe başladığım için zerre kadar pişman değilim. Israrla da tavsiye ediyorum...
Şimdi gelelim Anneanneli zamanlara; Sabah işe gitmeden Murathan'ı doyurup anneme bırakıyorum, çoğunlukla uyuyor oluyor. Ama eğer bir vesile ile uyandıysa evden çıkana kadar gülüşmeleri dinliyorum :) İlk uyku 9-9,30 gibi bitiyormuş, uyanınca sıcak bir banyo, biraz oyun, beslenme ve ikinci uykuya. Sonra tam bizim yemeğe geldiğimiz saatte tekrar uyanıyor ve işte o zaman bizim saatlerimiz başlıyor. Babasıyla biraz zaman geçirdikten sonra karnını doyurup tekrar uyutuyoruz. Babası işe dönüyor ben dersim olmadığı için evde kalıyorum. Hava iyiyse uyandığında parka gidiyoruz ya da evde ben yapılması gereken işlerimi yapıyorum bazen çok yorgun ve uykusuzsam birkaç saat uyuyorum. Bu arada annem Murathan'la ilgilenmeye devam ediyor.




Bütün öğleden sonra böyle geçiyor. Akşam babası geliyor, Murathan'ı kucağında tutarken yemek yiyoruz, sonra biraz daha oyun... Akşam uykuları gündüzden daha kısa, komiklik şakalar derken açılıyor iki uyku arası. Varsın olsun, yoksa hiç yüzünü  göremeyeceğiz. Çok geç saate kalmadan Murathan'ı alıp anneanneyi dinlendiriyoruz, tabi benim yapmam gereken bişeyler yoksa. Anneanne dinlenmeye çekiliyor ya da varsa dizisini seyrediyor bu boşlukta. Babası oğluyla hasret gideriyor. Yatma zamanı gelince de önce biraz ayakta sallayıp dalınca kucaklaşıp yatıyoruz. 2-3 kez uyanıyor bazen geceleri. Acıktığını saat takibinden anlıyorum, eğer 2 saatten önce ağlıyorsa başka bir sıkıntısı oluyor. Genelde ayakta sallanmak istediği için uyanıyor, ben de tekrar ayağımda uyutup yanıma alıyorum. Ama acıktıysa daha kolay, ikimiz de çok fazla yorulmadan hemen karnını doyuruyorum ve çok geçmeden uyuyup kalıyoruz. Geceleri birlikte yatmayı seviyorum.Sarılıp uyumaktan çok keyif alıyoruz. Tam dalmamış olsa da mırıl mırıl sesler çıkartarak o da bundan hoşlandığının belirtilerini veriyor. Sarılıp alnından öptüğümde ya da sırtını okşadığımda hımmmm yapıyor :) Sabah 6'da gün yeniden başlıyor. İhtiyaçlarını giderip hazırlanmak için kalkıyorum ve yine rutin başa dönüyor. Benim için ise bütün bu olanların içinde konforlu olan pek çok şey var. Mesela eve geldiğim halde işlerim varsa Murathan'la ilgilenmek zorunda değilim. Ya da hafta sonu annemin de biraz uyumasını sağlamak için onun yanına gidiş saatini 10 ya da 11'e çekip o saate kadar birlikte uyuyarak, sonra anneanneye verip gelip tekrar yatabilirim :) İstediğim zaman dışarıda fazladan zaman geçirip, koşa koşa eve dönmek zorunda değilim hatta bir akşam davet edildiğimiz bir arkadaş toplantısını kabul edebilir, banyoda istediğim kadar kalıp, istediğim yemeği istediğim hızda hazırlayabilirim.... Liste uzar gider.... Anneniz varsa yükünüz yarıya iner. Bu hep böyle olmuştur. Derdinizi dinleyerek, ihtiyaçlarınızı gidererek, size moral vererek ya da bebeğinizi büyüterek. Her ne ad altında olursa olsun anneniz varsa gözünüz arkada olmaz. Bizi önceliğine aldığı için, bütün her şeyini bırakıp geldiği için, annem olduğu için şanslıyım...
Teşekkürler anne...