7 Ekim 2011 Cuma

Anneanneyle Lüküs Hayat

Anneanneyle neredeyse bir aydır beraberiz. Birlikte zaman geçirmek hem Murathan için hem de benim için fazlasıyla konforlu :) İşe başlamak konusundaki endişelerim hakkında konuşurken annemin beni rahatlatma çabalarının şimdi ne kadar yerinde olduğunu anlıyorum. Yeni doğum yaptıysanız ve bebeğiniz her bebek kadar huysuz ve problemliyse gerçekten önünüzü görmekte ve akılcı kararlar almakta zorlanabilirsiniz. Ben ilk zamanlarda Murathan'la benden başka kimse başa çıkamaz diye düşünüyordum. Babasında bile beş dakikadan daha az zaman geçirebiliyor, uyurken başka birine verdiğimde hemen tekrar uyanıyor ve kucağıma aldığımda yeniden sakinleşiyordu.




Fakat zaman ilerleyip Murathan o sıkıntılı zamanları atlattıkça ikimiz için de hayat kolaylaşmaya başladı. İlk zamanlarda sadece kucakta uyuyan, 7/24 yapışık dolaştığımız o Kuala, artık salıncakta uyuyan, uyanık olduğu süreler içinde kimin kucağındaysa onunla sorunsuz zaman geçiren bir bebek olmaya başladı. Benim bu duruma alışmam ve artık bana bağımlı olmadığını kabul etmem de çok zaman almadı doğrusu. İlk aylarını yanımızda kimse olmadan geçirdiğimiz için hep böyle devam edeceğini sanarak kendimi de fazlasıyla yıprattığımı anlıyorum şimdi. Biraz rahat olmalıydım, bir miktar ağlamasını o kadar da dert etmemeliydim, uyumak istemiyorsa ille de uyutmak için kasmamalıydım ama yapamadım. Sanırım bütün bunlar her şey belli bir düzen içinde aksamadan devam etsin fikrinin getirdiği dayatmalar. Her ne yaparsam belli kurallar içinde olsun istediğim için bebek bakma konusunda da aynı sistemi uygulama çabam belki de yaptığım en büyük hata oldu. Tabiri caizse biraz SALMAK gerek, ama işte onu o günlerde algılamak ve kabullenmek neden bilmem kesinlikle mümkün olmadı. Şimdi şimdi farkına varıyorum pek çok şeyin. Ağlayıversin canım, nasılsa ilgisini çekecek bir şey bulunca susuyor, ya da bir saat geç uyuyuversin, nasılsa son çözüm olan battaniyesinde sallayarak uyutmak istisnasız işe yarıyor. Sadece hasta olmasın, ilaç desteğine ihtiyaç duymasın yeter. Aslında biz çok şanslı bir anne-babayız. Doğduğu günden bu yana hiç bir hastalık gerekçesiyle çalmadık doktorunun kapısını. Sadece gaz sıkıntısını kolay atlatması için doğal içerikli bir damla tavsiyesi aldık. Onun dışında köye götürdüğümüzde üşüttük, hiç akmayan o fındık burnu çeşme gibi aktı da bir derece ateşi yükselmedi ve iki güne kalmadan onu da atlattı. Sarılık bile olmadan çıktık hastaneden. Benim oğlum çok güçlü olacak biliyorum. Dirençli, dirayetli, kararlı ve karakterli olacak. Tüm sinyallerini veriyor şimdiden bu özelliklerin... Ben keşke ilk başlarda hissetseydim dediğim o tüm rahatlıkları şimdi hissediyor ve bu ferahlıkla artık Murathan'la daha kaliteli zaman geçiriyorum. Tabi bu hislerimin en temel sebebi de annem. O gelip bizimle kalmasaydı, Murathan'a bakmasaydı ve ben işe dönmeseydim sanırım şimdiki durumumuz ilk zamanlardan çok daha elzem olurdu. İlk günlerde okulda fırsat bulunca hiç değilse bir kez arayıp neler yaptıklarını soruyordum. Ama artık onu da yapmıyorum. Çünkü biliyorum ki Murathan olabileceği en güvenli ellerden birinde, anneannesinde.... Ve bu beni çok iyi hissettiriyor. Murat'la eve döndüğümüzde Murathan uyanık oluyor, ona görünmeden şarkı söylemeye başlıyorum; 'Minik karınca, çok sevinirmiş karnı doyunca, çok mutlu olurmuş annesi gelince, babası gelince' Murathan o anda her ne yapıyorsa bırakıyor ve gülümseyerek etrafa bakıyor. Sonra bizi görüyor ve ellerini kollarını hızla çarpıyor bedenine :) Öpüşüp koklaşıp hasret gideriyoruz. İşte bu sahne bütün gün hevesle ve keyifle çalışma sebebim, sırf bu yüzden öğle saatini iple çekiyorum, ve bu yüzden işe başladığım için zerre kadar pişman değilim. Israrla da tavsiye ediyorum...
Şimdi gelelim Anneanneli zamanlara; Sabah işe gitmeden Murathan'ı doyurup anneme bırakıyorum, çoğunlukla uyuyor oluyor. Ama eğer bir vesile ile uyandıysa evden çıkana kadar gülüşmeleri dinliyorum :) İlk uyku 9-9,30 gibi bitiyormuş, uyanınca sıcak bir banyo, biraz oyun, beslenme ve ikinci uykuya. Sonra tam bizim yemeğe geldiğimiz saatte tekrar uyanıyor ve işte o zaman bizim saatlerimiz başlıyor. Babasıyla biraz zaman geçirdikten sonra karnını doyurup tekrar uyutuyoruz. Babası işe dönüyor ben dersim olmadığı için evde kalıyorum. Hava iyiyse uyandığında parka gidiyoruz ya da evde ben yapılması gereken işlerimi yapıyorum bazen çok yorgun ve uykusuzsam birkaç saat uyuyorum. Bu arada annem Murathan'la ilgilenmeye devam ediyor.




Bütün öğleden sonra böyle geçiyor. Akşam babası geliyor, Murathan'ı kucağında tutarken yemek yiyoruz, sonra biraz daha oyun... Akşam uykuları gündüzden daha kısa, komiklik şakalar derken açılıyor iki uyku arası. Varsın olsun, yoksa hiç yüzünü  göremeyeceğiz. Çok geç saate kalmadan Murathan'ı alıp anneanneyi dinlendiriyoruz, tabi benim yapmam gereken bişeyler yoksa. Anneanne dinlenmeye çekiliyor ya da varsa dizisini seyrediyor bu boşlukta. Babası oğluyla hasret gideriyor. Yatma zamanı gelince de önce biraz ayakta sallayıp dalınca kucaklaşıp yatıyoruz. 2-3 kez uyanıyor bazen geceleri. Acıktığını saat takibinden anlıyorum, eğer 2 saatten önce ağlıyorsa başka bir sıkıntısı oluyor. Genelde ayakta sallanmak istediği için uyanıyor, ben de tekrar ayağımda uyutup yanıma alıyorum. Ama acıktıysa daha kolay, ikimiz de çok fazla yorulmadan hemen karnını doyuruyorum ve çok geçmeden uyuyup kalıyoruz. Geceleri birlikte yatmayı seviyorum.Sarılıp uyumaktan çok keyif alıyoruz. Tam dalmamış olsa da mırıl mırıl sesler çıkartarak o da bundan hoşlandığının belirtilerini veriyor. Sarılıp alnından öptüğümde ya da sırtını okşadığımda hımmmm yapıyor :) Sabah 6'da gün yeniden başlıyor. İhtiyaçlarını giderip hazırlanmak için kalkıyorum ve yine rutin başa dönüyor. Benim için ise bütün bu olanların içinde konforlu olan pek çok şey var. Mesela eve geldiğim halde işlerim varsa Murathan'la ilgilenmek zorunda değilim. Ya da hafta sonu annemin de biraz uyumasını sağlamak için onun yanına gidiş saatini 10 ya da 11'e çekip o saate kadar birlikte uyuyarak, sonra anneanneye verip gelip tekrar yatabilirim :) İstediğim zaman dışarıda fazladan zaman geçirip, koşa koşa eve dönmek zorunda değilim hatta bir akşam davet edildiğimiz bir arkadaş toplantısını kabul edebilir, banyoda istediğim kadar kalıp, istediğim yemeği istediğim hızda hazırlayabilirim.... Liste uzar gider.... Anneniz varsa yükünüz yarıya iner. Bu hep böyle olmuştur. Derdinizi dinleyerek, ihtiyaçlarınızı gidererek, size moral vererek ya da bebeğinizi büyüterek. Her ne ad altında olursa olsun anneniz varsa gözünüz arkada olmaz. Bizi önceliğine aldığı için, bütün her şeyini bırakıp geldiği için, annem olduğu için şanslıyım...
Teşekkürler anne...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder