14 Şubat 2012 Salı

9. Ay

Allah'ım 15 günde bir bloğa 'bu ay ne oldu' yazısı yazar gibi hissediyorum... 8. ayını bitiren minik tırtıl bir sürü şey öğrendi, bir sürü değişiklik yaşadı. Ayın ilk günleri diş ve uyku sorunları tavan yapmıştı, bütün bir ay böyle geçecek sandım ama olmadı tabi. Dişler tamamen duraklamaya geçti, kısa süreli bir ateş ve mutsuz bir kaç günün sebebinin diş olduğunu sanmıştık ama sanırım yanlış alarm... Bu ay Murathan ellerini daha bilinçlice kullanıyor. Hatta baş ve işaret parmağı ile küçük nesneleri tutmaya çalışıyor. Yemek yerken önüne koyduğumuz ufak yiyecekleri böyle zarif bir hareketle alıp tek hamlede ağzına görütebiliyor. Artık ek gıda konusunda ciddi anlamda ilerledik, her türlü sebze, meyveyi iştahla ve seve seve yiyor. Anneannesi şubat tatilinin başladığı cuma memlekete gitti. Benim ilk hafta seminerim olduğu için yarım gün kadar evde olamadım. Bir kaç gün babası ile baş başa kaldıktan sonra imdadımıza önce Fatma hala, bir kaç gün sonra da Semra hala yetişti.

Fatma halayla cilveleşmeler

Semra halayla kucaklaşmalar

Fatma halayla ilk günler biraz zor geçti. Hastalığının ilk günleriydi ve ilk kez ateşini düşüremedik. Ben sabah seminere giderken zaten keyfi yoktu, Fatoş sık sık ateşini ölçtü ve limiti geçince önce babasına sonra bana haber verdi. Ben izin alıp çıkana kadar onlar hastaneye gitmişler bile. Ben gittiğimde hastaneyi birbirine katmış, akciğer filmi çekilirken, idrar tahlili için torba takılırken, ateş düşürücü şurup ne mantıkla yapıldıysa artık ağzına şırıngayla verilirken çığlık çığlığa ağlamış. Çok zor sakinleştirmişler, sonuçlar çıkana kadar bekledikleri odada babası ve halası battaniyede sallamak suretiyle uyutabilmiş. Gittiğimde Fatoş'un kucağında yarı çıplak yatıyordu. İçim eridi, aktı gitti o anda. Gidip hafifçe öptüm, olanları dinledim. Sonra hafif hafif açtı gözlerini ve beni görünce gülümsedi. O kadar güçsüz ve yorgundu ki, o halde bile gülümsedi... Tahlillerde bir sorun çıkmayınca eve dönüp yakın zamanda bir diş daha çıkacağını öngördük ama öyle olmadı. Sonraki günler daha iyiydi, hem keyfi yerine geldi, hem halaları. Semra ablanın ve Enes'in de gelmesiyle ev şenlendi. Bir hafta hem onlar Murathan'a doydular hem de Murathan onlara. Ve fakat herzamanki gibi ayrılık çok zor oldu. Benim seminerim de bitti ve artık baş başa kaldık. Uzun süredir planladığımız ve tüm donanımımızı tamamladığımız sadece uygulamaya geçemediğimiz 'uyku eğitimi' için zaman gelmişti artık. Zira artık zombi gibi dolaşmak hem ben, hem babası hem de Murathan için artık huzursuzluk vermeye başlamıştı. Bu konu ayrı bir başlık konusu ve en kısa zamanda bunu da yazacağım. Şubat tatili bitti ama annemin tatilini bir hafta daha uzatmak için ben bir hafta daha rapor aldım ve toplamda 15 gün evde kaldım. Benim açımdan oldukça enfes ve paha biçilemez zamanlardı. Murathan'la zaman geçirmek başka hiçbir şeyle eş tutulamaz doğrusu... Sonra anneanne geldi ve ben de işe başladım. Yaz tatiline kadar bu tempo yine böyle devam edecek, Murathan bir yaşına girmiş olacak, kuzeni Ahmet Yekta da gelecek, abi olacak benim tırtılım...
Bu ayki gelişmelere gelince;
Ayın ilk zamanlarında zar zor tutunup kalkabilirken şimdi bir çırpıda tutunup ayaklanabiliyor. Avuçlarını açıp birbirine vurabiliyor tam olarak alkış denemediği için alkışlıyor diyemiyorum. Sessiz bir şekilde ba-ba-ba-ba diye tekrarlıyor ama ne hikmetse sesli söylemiyor, mama sandalyesine oturduğunda iyice acıkmışsa mama tabağını görür görmez ımmah, ilk lokmayı alırken de hımmmm diyor.


Hala parkelere her türlü oyuncakla vurarak ses çıkartmaya bayılıyor, pek izin vermemeye çalışıyoruz aşağıda oturanların bizden illallah etmemeleri için ama o ısrarla parkelere kaçıp orada oynuyor. Artık oyuncaklarıyla daha uzun süre vakit geçiriyor. Bir ip yumağı ile yavru bir kedi kadar uzun süre oynayabiliyor. Akşam babası geldiğinde uyanık oluyor, biz de genelde oyunda oluyoruz. Kapının kapandığını duyar duymaz her ne yapıyorsak bırakıp hızlıca emekleyerek kapıya doğru gidiyor, giderken de heyecanla gülüyor, babasını görür görmez de geri dönüp kaçmaya başlıyor. Onunla oynarken acayip eğleniyor ve deli gibi heyecanlanıyor. Ayın son günlerinde iyiyden iyiye kelime alıştırmaları yapıyor hatta iki gündür ha bre 'de-de-de-de' diyor. Dedeler bu duruma ölüp bitiyor tabi. İlginç olan kısmı da ne anne ne de baba demeden önce dede diyor olması. Ağlarken ya da uyumak üzereyken belli belirsiz anne diyordu bir türlü geliştiremedi, oyun oynarken bir şeye dalmışken sesini çıkarmadan nefesiyle ba-ba-ba diyordu ondan da vazgeçti. Ama pat diye, hiç alıştırma falan yapmadan direkt de-de dedi. Bize biraz haksızlık oldu amma neyse :) Uyanınca bize şişşş şiişşş diye sesleniyor, ellerini kullanarak belli belirsiz gel gel yapabiliyor.


Araba koltuğuna artık zor sığıyor en kısa zamanda daha büyük bir koltuk almak zorunda kalacağız. Ve en en en önemlisi artık Murathan kendi odasında ve kendi yatağında uyuyor daha da önemlisi uykuya kendisi dalıyor ve arada uyandığında tekrar uykuya geçebiliyor...Murathan bu ay şimdiye kadar gösterdiği gelişmelerin en önemlilerini gösterdi. Artık mutlu ve çok çok keyifli bir çocuk, bütün gece sabaha kadar uyuyor ve sabah gülücükler saçarak uyanıyor. Uykusunu almış olduğu için de gün içinde artık hiç keyifsiz görünmüyor. Her anlamda iyi bir ay geçirdik, darısı önümüzdeki aylara diyorum :)
Gelelim bu ayki fotoğraflara...

Neden daha sık fotoğraf yüklemediğimi soranlara cevap niteliğindedir
(Sandığınız kadar kolay olmuyor)

Sedat Amca ve Nurgül Abla ziyaretimize geldi

Semra Hala ile gezmeler

 Anne ile gezmeler

 Baba ile gezmeler

İlk oyun parkı tecrübesi 

Top havuzu biraz korkutucuydu

 Biz de sallanan atlara gittik

Çok yorulunca baba ile dinlendik

Sevgililer günü tüm hayranlalarına gönderdiğimiz fotoğraf

İşte Murathan'ın hayatımıza girdiği ikinci 9 ay başlıyor. Tıpkı ilk 9 ay kadar keyifli ve heyecanlı geçeceğine adım kadar eminim... Güzel notlarla gelecek ay görüşmek üzere :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder